Y?llar boyunca ütopya Bat?'ya ve erkeklere özgü bir yaz?n türü olarak kabul edildi. Ütopya deyince Platon ve Thomas Moore'un ad? ve onlar?n kapal?, dura?an, çat?k ka?l? dünyalar? akl?m?za geldi. Charles Fourier, William Morris, H.G. Wells, Aldous Huxley, George Orwell gibi yazarlarla ütopya anlay???n?n de?i?ti?i, çe?itlendi?i, ka-pal?l?k ve bask?c?l?ktan uzakla?t??? ya da kar?? ütopya gibi yeni bir türü de kapsayacak ?ekilde geli?ti?i kabul edilebilse bile yine de Bat?l? ve erkekti ütopya. Özellikle 1970'lerden sonra feminist kad?n yazarlar arka arkaya çe?itli, renkli, dinamik ütopyalar yazmaya ba?lad?lar ve bu dönemde h?zlanan feminist ara?t?rmalarla daha önce de, 1700'lerin sonlar?ndan itibaren kad?nlar?n ütopik metinler yazd?klar?, bu alanda var olduklar? ke?fedildi. Ancak ülkemizde yak?n zamana kadar Avrupamerkezci ve ataerkil bak?? aç?s?yla yap?lm?? olan çal??malar ne-deniyle Do?u ülkelerindeki ütopyalar hele bu ülkelerdeki kad?n ütopyalar? hiç bilinmedi. ?imdi ise bu konudaki ezberimizi bozacak bir kitapla kar?? kar??yay?z. Güney Asya'n?n önemli feminist isimlerinden olan Begum Rokeya Sakhawat Hossain'in Türkiye'de ilk kez yay?nlanan iki feminist ütopyas?, Sultana'n?n Rüyas? ve Pagmarag, yirminci yüzy?l?n ba??nda bir Do?u ülkesinde, bir kad?n taraf?ndan yaz?lm?? olan ütopya örnekleriyle ilk kez kar??la?ma f?rsat?n? veriyor bize.l Sayfa Say?s?: 240l Bask? Y?l?: 2007l Dili: Türkçel Yay?nevi: Versus